‘Gerçekten ihtiyaç duyulan şey, yaşama yönelik
tutumumuzdaki temel değişmeydi. Yaşamdan ne beklediğimizin gerçekten önemli
olmadığını,asıl önemli şeyin yaşamın bizden ne beklediği olduğunu öğrenmemiz ve
dahası umutsuz insanlara öğretmemiz gerekiyodu. Yaşamın anlamı hakkında sorular
sormayı bırakmamız ,bunun yerine kendimizi yaşam tarafından her gün her saat
sorgulanan birileri olarak düşünmemiz gerekirdi.Yanıtımızın konuşma ve meditasyondan değil ,doğru
eylemlerden ve doğru yaşam biçiminden oluşması gerekiyordu. Nihai anlamda yaşam
sorunlara doğru çözümler bulmak ve her birey için kesintisiz olarak koyduğu
görevleri yerine getirme sorumluluğunu almak anlamına gelir.’
Frankl, kitabında kurucusu olduğu logoterapi
ilkelerini İkinci Dünya Savaşı sırasında Auschwitz Nazi toplama kamplarında
yaşadığı deneyimleri eşliğinde anlatıyor. Varolma serüvenin de ‘anlam’ı keşfetmemize yardım edecek süreci
anlatıyor.Tasvir ettiği toplama kampıyla bizlere dünya hayatımızın da aslında bir
hapishane olduğunu söylüyor.
Kitabı
henüz tamamlamamışken isimsiz olarak
yayınlamayı düşünmüş.Sadece kampta kendisine verilen numara ile
yayınlama niyetindeymiş.Ancak kitabı tamamladıktan sonra isimsiz olarak kitabın
değerinin tam olarak anlaşılamayacağını düşünmüş ve ismini kullanmaya karar vermiş.
Frankl, “Bu kitap, gerçeklere ve
olaylara ilişkin bir açıklama olma iddiasında değildir, milyonlarca tutuklunun
tekrar tekrar yaşadığı kişisel deneyimlerin bir özetidir.Orada bulunup da sağ
kurtulmayı başaranlardan birisi tarafından anlatılan iç öyküsüdür.” diyor.
Kitap 3 başlığa ayrılmıştır.
Birinci bölümde ;Toplama kampında geçirdiği zamanı anlatmış.
İnsanın insana ne tür işkenceler yapabildiğini ve
bir insanın buna nasıl katlanabildiğini anlatmaya çalışmış.Hala hayattaysan
umutlanmak için bir sebebin vardır diyen Frankl , Nietzsche’nin ‘Beni
öldürmeyen şey beni daha da güçlü kılar.’ sözleriyle de bu düşüncesini ifade
etmiştir. Bir süre sonra gaz odaları baştaki kadar
korkutucu değildir ,acıyı hissetmemeye başlarsınız , hastalıklara bağışıklık
kazanmışsınızdır, hiçbir pislik eskisi kadar tiksindirmez sizi. Alışmıssınızdır.
‘Yaşamak acı çekmektir. Yaşamı sürdürmek, çekilen
bu acıda bir anlam bulmaktır.’
‘Yaşam, bir dişçiye gitmeye benzer.Her an, daha kötüsünün
henüz yaşanmadığına inanırsınız, oysa zaten yaşanmış bitmiştir.’
‘Hiçbir insan ve hiçbir kader, bir başka insanla
ya da kaderle kıyaslanamaz. Hiçbir durum
kendini tekrarlamaz ve her bir durum farklı bir tepki gerektirir.Bazen insanın
kendini içine bulunduğu bir durum ,eylem yoluyla kendi kaderini
şekillendirmesini gerektirebilir.’
Bu dünyada
iki ırk olduğunu savunmaktadır.Birisi soylu
insan ırkı, birisi soysuz insan ırkı. Toplama kampı ortamında bile soyluca
davranışlar sergileyen insanlar vardır.Sizinle ekmeğini paylaşan gardiyanlar da
vardır ,bir adım dahi atamayacak durumdayken,acımasızca hırpalayanlar da
. Karşılaştığımız zorluklarla ya insan oluruz ya da insanlığımızdan oluruz.
İkinci bölüm: Kendi geliştirdiği logo terapi ilkeleri
Logoterapi “anlam kazandırma yoluyla tedavi” yi amaçlayan bir
terapi metodudur. Logo terapide asıl amaç; bireyin “an”da kalarak, sorumluluk
bilincini oluşturmak; bu yönde bir hayat felsefesi kazanmasına
yardımcı olmaktır. Danışanın hayatına anlam kazandırabileceği amaç ve hedefler
bulmasını sağlamaktır. Hayata iyimserlik ve pozitif yaklaşım katar.
Kendine güveni arttırır ve kişiler arası ilişkileri geliştirir. Logo terapi
“anlam kazanma”, “tecrübe” ve “özgür irade” olarak da açıklanabilir.Psikoterapide
geçmişe yönelim varken logo terapide geleceğe dönük bir yönelim vardır.
‘İnsanın gerçekten ihtiyaç
duyduğu şey gerilimsiz bir durum değil, daha çok uğruna çaba göstermeye değer
bir hedef, özgürce seçilen bir amaç için uğraşmak ve mücadele etmektir.’
Üçüncü bölümde ise :İyimserlik bakış açısını anlatmaktadır.
İnsanın iyimser düşünce tarzını benimsemesi
karşılaştığı zorluklarla daha kolay mücadele etmesini sağlar.Böyle düşünen kişi
bilir ki,inanç ve umut ile her şeyin üstesinden gelmek mümkündür. İnsan, varlığını devam ettirmek için, kendine
anlamlı bir neden bulmalıdır ki hayatının anlamlı kılabilsin.
Fankl,‘Çünkü dünya kötü bir durumda ve
her birimiz elinden geleni yapmadığı sürece her şey daha kötüye gidecek. Bu
nedenle uyanık olalım, iki anlamda uyanık olalım: Auschwitz’den bu yana insanın
ne yapabileceğini biliyoruz, Hiroşima’dan bu yana da neyin tehlikede olduğunu
biliyoruz.” sözleriyle
kitabı noktalamış.
Psikoloji kitapları okumayı seviyorsanız kesinlikle okunması gereken ,sorgulatan ve düşündüren çok derin anlamlı bir kitap...
Güzel bir kitaba benziyor. İlerleyen zamanlarda değerlendirebilirim.Emeğinize sağlık...
YanıtlaSilFırsatınız olursa okuyun derim mutlaka size katacağı şeyler olacaktir👍🏻😊
Silhımm psikoloji seviyom, iyimserlik deee, okuyabilirim, ağır kitap deseneeee :)
YanıtlaSilBence de biraz ağır,anlatilanlar cok yabanci şeyler değil aslinda toplama kamplarinda yasandigini bildiğimiz şeyler ama yazari bir psikolog oldugu icin onun bakış acisindan okumak daha aciklayici oluyor. Haliyle dokunakli da oluyor😔
SilKaleminize sağlık. Bir çok yerde bu kitabın tavsiye edildiğine denk geldim. Sizde okuyup beğenmişsiniz. Okunacaklar arasına alındı o zaman.
YanıtlaSilsize de keyifli okumalar o zaman:)
Sil