İnsan, en
doğru dersi bazen bir canavardan da alabilir.
Karakterimiz
Canor. Annesi kanser hastasıdır.Annesi ile babası ayrılmış, babası Amerika’da
yeni bir aile kurmuştur. Bir de Canor’un hiç anlaşamadığı bir büyükannesi vardır.Bu
kişilerin arasında Canor yalnız ve içine
kapanık bır çocuktur. Okuldaki herkes annesinin durumundan dolayı ona, acıyan gözlerle
bakıyor. Görünmez bir öğrenci olarak okulda varlığını sürdürmeye çalışmaktadır.Bazı
öğrenciler tarafından zorbalığa bile maruz kalıyor.
Bu yalnızlığın
ortasında Canor’un hayal dünyasında bir
canavar ortaya çıkıyor. Canavarımız bir porsuk
ağacı. Bir gece rüyasında gördüğü kabus sonrası uyanan Canor, karşısında şekil değiştirmiş devasa bir porsuk ağacını buluyor. Bu canavar ona, üç tane hikaye anlatacağını, sonrasında
dördüncü hikaye olarak Canor’un kendi hikayesini ve gerçeklerini anlatması gerektiğini söylüyor. Her gece saat
tam 12.07 de canavar Canor’u ziyaret
etmeye başlıyor. Anlattığı üç hikaye de bilinen masal klişeleri gibi başlayıp ders
niteliğinde son ile biten hikayelerdir.
Canor ‘un korkuları
ile gerçekler arasında ördüğü duvarı
aşması için tek yol cesarettir. Fısıldayarak
konuşmanın bir faydası yok. Gerçekleri
kabullenip haykırmak zorundasın.
Kalbinizde bir sızı olarak kalan ve gözleri dolduran bir hikaye.