29 Mayıs 2018 Salı

Paulo Coelho / Veronika Ölmek İstiyor




  Simyacı kitabı ile bilinen Paulo Coelho’dan  hayata dair anlamlı bir kitap.
 Veronika,hayatın sıradanlığından bıkmış mutsuz bir kadındır ve ölmeye karar vermiştir.Bir gün, uyku hapları içerek  intihar eder.İçtiği ilaçlar yüzünden kalp krizi geçirir.Uyandığında kendisini bir akıl hastanesinde bulur.Doktor kalbinin geri döndürülemez hasarlar aldığını, ancak bir hafta dayanabileceğini söyler.
 Veronika, başta bu duruma mutlu olsa da hastanede geçirdiği bu bir hafta süresince yaşamayı istemeye başlar.Burada tanıdığı insanlar ona hayatın hala yaşanılabilir olduğunu fark ettirir. Şizofreni hastası Eduardo ile yolları kesişir ve birbirlerine aşık olurlar.Veronika artık ölmek istemez.
  Bu arada doktorun sakladığı bazı şeyler vardır.Bir deney üzerinde çalışmakta ve kitap yazmaktadır. Veronika gerçekten ölecek midir? Artık yaşamayı isterken onu ne gibi süprizler bekliyordur? Tüm bu soruların cevapları kitapta.

25 Mayıs 2018 Cuma

Mİm / Ben Bunu Yazamam




     
 Merhabalar.Sevgili Sade ve Derin ‘in tavsiyesi mim yazımla geldim. 

  İnsana biraz öz eleştiri yaptıran, biraz da kendine olan farkındalığını arttıran bir soru. 
                                          
                              ‘Ben Ne yazabilirim?/ Ne yazamam?’

  Bu soruyu üstüne uzun uzun düşünmeden cevaplayacağım.Aklıma ilk gelen kelimelerimle.                                                                               
                                            ‘ Ne yazabilirim?’ 

  Sorusuna cevabım, Bilim kurgu, fantastik macera içeren her şey  (kitaplar,filmler,kendi hayal dünyam, olmasını istediğim ütopik dünyam vs.) hakkında. Bilim ve sanatla ilgili  kıyısından köşesinden ilgimi çeken her şey hakkında yazabilirim. Haa ne kadar okumaya değer olur orasını bilmiyorum. J
  
  Yazdıklarım bir yerde birilerinin ilgisini uyandırabiliyor mu henüz emin değilim. Ancak şu sıralar bunu yapabilecek öz güvene ve cesarete sahibim.Genel olarak sessiz bir yapım vardır. Söyleyeceklerimi her zaman asgari kelimelerle dile getirmeyi tercih ederim. Ama artık  böyle olmak istemiyorum.Daha çok konuşmak,düşüncelerimi,fikirlerimi yüksek sesle söylemek istiyorum. Kelimeleriyle bana umut olan insanlar gibi  bende bir gün birilerine kelimelerimle umut olmak istiyorum.Bu yüzden yazmaya devam etmek istiyorum.

                                           'Ne yazamam?'

  Buna cevabım direkt, siyaset olacaktır.Siyasetten gerçekten hoşlanmıyorum. Hele ki kendisiyle aynı görüşte değilsem bana kendi doğrusunu kabul ettirmeye çalışan kişilerle konuşmaktan çarpı 100 kere hoşlanmıyorum. Takip de etmediğim için uzun uzun siyaset parçalayacak bilgim de yok zaten, bu yüzden asla siyaset hakkında yazamam.
  
  Bir de duygusal yazılar yazamıyorum. Duygularımı ifade edebilen kelimelerim;henüz düşüncelerim gibi,özgürlüğü ellerine alamadılar. Onunda zamanı vardır elbet. Aslında şiir severim.Günümüz facebook sözü tarzı şiirleri değil ama eskilerin Fuzuli'si ,Mevlana'sı, Yunus Emre'sinin dili. Onlardaki o inceliği seviyorum. Az kelimeyle, çok söz söyleme işi takdir edilesi gerçekten. O şiir dili yeteneğinin benim kalemimde de olmasını isterdim.

Ben de sevgili birpemsever'i mimliyorum :) O neler yazacak merakla bekliyorum.

20 Mayıs 2018 Pazar

Rıch Man



 Lee Yoo Chan (Suho) Bilişim teknolojisi şirketi Next In’ın CEO’sudur. Kendi çabalarıyla bu şirketi kurmuştur ve şimdi gençlerin en çok çalışmak istediği şirket olmuştur. Kibirli biridir ve genel olarak insanlara güvenmiyordur.
 Kim Bo Ra (Ha Yeon Soo) memleketi Jeju Adası’dan üniversiteye gitmek için Seul’e gelmiştir.Hayali Next In için çalışmaktır. Bo Ra, Yoo Chan ile tanıştığında her ikisinin hayatları beklenmedik şekillerde değişecektir.
  
Esasında Yoo Chan ile Kim Bo Ra 'nın hayatları geçmişlerinde kesişmiştir. Ama Lee Yoo Chan yüz körüdür ve Bo Ra'yı hatırlamamaktadır. Bakalım esas oğlanımız, kızımızı hatırlayacak mı? 

      Dizi, 2012 yapımı  'Rich Man ,Poor Woman' adlı Japon dizisini uyarlamasıdır.

Şimdi gelelim Suho'ya :) Büyüdü de aktör oldu ya :) Oyunculuğunu  çok çok beğendim.Bu yazıyı sırf bunu söylemek için bile yazıyor olabilirim. 

                                  Öfkesini öyle hissettirdi ki, izlerken ben koltuğa sindim 

 


Mimikler  efsane. Bu diziden önce 'Suho'yu nasıl bir rolde izlemek isterdiniz? ' diye sorsanız, tam da bu karakteri tarif ederdim.


                 
                    Öyle sinirli gözüktüğüne bakmayın aslında, böyle de minnoş biri o :)


 16 bölümden oluşacak bu dizinin henüz 4 bölümü yayınlandı. Her hafta çarşamba ve perşembe günleri yayınlanıyor. Kore dizisi severlere tavsiye :)









18 Mayıs 2018 Cuma

Vıctor E.Frankl / İnsanın Anlam Arayışı



Gerçekten ihtiyaç duyulan şey, yaşama yönelik tutumumuzdaki temel değişmeydi. Yaşamdan ne beklediğimizin gerçekten önemli olmadığını,asıl önemli şeyin yaşamın bizden ne beklediği olduğunu öğrenmemiz ve dahası umutsuz insanlara öğretmemiz gerekiyodu. Yaşamın anlamı hakkında sorular sormayı bırakmamız ,bunun yerine kendimizi yaşam tarafından her gün her saat sorgulanan birileri olarak düşünmemiz gerekirdi.Yanıtımızın  konuşma ve meditasyondan değil ,doğru eylemlerden ve doğru yaşam biçiminden oluşması gerekiyordu. Nihai anlamda yaşam sorunlara doğru çözümler bulmak ve her birey için kesintisiz olarak koyduğu görevleri yerine getirme sorumluluğunu almak anlamına gelir.

17 Mayıs 2018 Perşembe

Mathias Malzıeu / Mekanik Kalp


                                 
                                                                       
                                                       Arka Kapak:

Jack dünyanın en soğuk gününde doğar. Ancak kalbi donmuştur. Doğumuna yardım eden yarı büyücü yarı şaman ebe, sakat kalbin yerine bir saat yerleştirerek bebeği kurtarmayı başarır. Jack artık tüm duygusallıklardan uzak durmak koşuluyla yaşayabilecektir: Yani öfkelenmemeli ve en önemlisi de âşık olmamalıdır. Ama küçük bir sokak şarkıcısının kor gibi bakışları, kahramanımızın kalbini çetin bir sınamadan geçirir. Her şeyle karşılaşmaya hazır olan Jack, onu İskoçya’nın koylarından alıp Granada’ya değin götürecek ve ona aşkın eziyetiyle birlikte büyük zevklerini de tattıracak olan, Don Kişotvari bir aşk arayışına atılır.

14 Mayıs 2018 Pazartesi

MİM /ORTAK ÖYKÜ


                                                            Merhabalar 

Berlin Berlin  'in başlatmış olduğu ortak öykü miminde bende bir öykü yazdım.Umarım beğenirsiniz. Beni mimleyen canım arkadaşım Birpembesever' e çok teşekkür ederim:)

                                                            Öykünün tamamı:





  Hayallerimde babam bir kahramandı. Şöyle Superman gibi kötülüklere baş kadıranlardan.Kesinlikle bir gün birisine yardım etmeye çalışırken hayatını kaybetmiş olmalıydı.Hep böyle hayal etmiştim. Ancak bu ölüm yalanıyla benim kahramanımı asıl şimdi öldürdüler.Gerçekten de babam benim düşündüğüm gibi bir kahraman olmayabilir. Hatta tam tersi kahramanların savaştıkları kötü adamlardan da olabilir.
  Ne kadar aptalmışım diye söylenirken,masanın üzerinde duran parıltılı ahşap sandığı fark ettim. Eve geldiğimden beri orada mıydı emin değilim ama şu anda kesinlikle beni kendine çekiyor, onu açmam için yalvarıyordu. Merak etme  dürtüme yenik düşüp sandığı açmak için zorladım.Tabi ki kilitliydi. Bir kaç denemeden sonra pes etmek üzereyken karşı duvardaki aynada bir ışıltı gördüm.
 Ne tür bir bir masalın içindeydim.? Pamuk Prenses masalında mıydık ,Ayna ya bakıp: ’Ayna ayna söyle bana var mı benden daha güzeli mi demem lazımdı?’ Neler oluyordu?
 Aynaya yaklaştığımda latin harfleriyle yazılmış bir yazı gördüm. Uzunca bir süre baktıktan sonra yazının türkçe ama  kelimelerin tersten yazıldığını fark ettim.’Anahtar Sensin’ yazıyordu. ’Ah ne zekice ama !’ diye düşündüm.Daha iyisi olabilirdi.
Ama bir dakika! Bu ne demekti? Anahtar ben miydim?
 Kafamdaki bu sorularla sandığa bir kez daha yaklaştım.Elimi, tozlarını silmek için sandığın üzerinde üç kez sağa sola salladım. İnanmayacaksınız ama sandık üçüncü dokunuşumdan sonra açıldı.Hızlıca kapağını açtım.İçinde birkaç deste mektup vardı.Bunlar annemden gelen mektuplardı.Bir de fotoğraflar vardı.Benim fotoğraflarım.Annem  benim her anımın resimlerini göndermiş babama.İlk adımlarımı atarken,ilk dişlerimin döküldüğü zamanlar,lise mezuniyet günümden kareler ve dahası...
 Demek benden habersiz değildi.Her şeyi biliyordu.Yine de benimle iletişim kurmadı.Bu kadar zaman bizi isteyerek yalnız bırakmıştı. Zihnim bu düşüncelerle boğuşurken gözlerimden yaşlar çoktan akmaya başlamıştı.  Yine de bir yanım ‘Bu resimleri neden saklamış o zaman?’diye soruyordu.Bir sebebi olmalıydı.Belki de gerçek benim düşündüğüm gibi değildi.İçten içe öyle olmasını umuyordum.Bir açıklaması olmalıydı. 
  Bir kaç dakika sonra kapıda ıslak gözleriyle beni izleyen babamı ve Yusuf’u fark ettim. Delirmek üzereydim. Daha fazla kendimi tutamayıp bağırmaya başladım.

Yusuf babama yaklaşıp; ’Baba, her şeyi  bilmek onun da hakkı.Neyle karşı karşıya olduğunu önceden bilmesi  daha güvenli olur. ‘dedi.
Sonraki bir kaç dakika Yusuf’un ağzından çıkan ‘BABA’ kelimesi kulaklarımda çınlamaya devam etti.



10 Mayıs 2018 Perşembe

FAHRENHEIT 451


                                 Fahrenheit 451, kitap kağıtlarının yanma ısısıdır.

Belirsiz bir gelecekte, özel yanmaz giysileriyle ‘itfaiyeciler’ düzenledikleri baskınlarda içinde su yerine gazyağı bulunan hotumlarla  evlerde ele geçirdikleri kitapları yakarlar.’İtfaiyeciler’in tek görevi budur.İşini seven bir itafiyeci olan Guy Montag, bir gün Clarisse adında bir kızla karşılaşınca kafasında o güne kadar hiç sorgulamadığı sorular uyanmaya başlar. Kitaplar nasıl şeylerdir, insanların birlikte yanmayı bile göze aldığı bu kitaplarda neler vardır? Montag artık işini,eşini ve tüm yaşamını başka bir gözle değerlendirmeye başlar. Kitapları düşünür ve her kitabın arkasında bir insanın varlığını hisseder,çünkü her kitabı bir insan düşünüp oluşturmuştur. Montag bundan sonra,yakmak için girdiği evlerden kitap çalmaya başlar ve gelişen olaylar sonucunda yasa dışı ,aranan bir suçlu durumuna düşer.

9 Mayıs 2018 Çarşamba

BUSTED


Gizemli cinayetlerin sırlarını, gün yüzüne çıkarmaya çalışan 7 dedektifin başrol olduğu kurguya dayalı bir dedektif programı. Dedektifler; Yoo  Jae Suk, Lee Kwang Soo,Park Min Young, Kim Jong Min, Ahn Jae Wook,Exo’dan Sehun ve Kim Se jeong.

6 Mayıs 2018 Pazar

Mutlu Canavar Ailesi





Wishbone ailesi mutsuz bir ailedir.Birbirleriyle bağları kopma noktasındadır.Bu duruma son vermek için anne Emma, bir aile olarak birlikte vakit geçirmek için maskeli baloya gitmeyi teklif eder.Anne bir vampir, baba Frankenstein, kızları bir mumya ve oğulları da kurt kılığına girer. Ancak Dracula adındaki vampirin anne Emma ya aşık olması ve onu vampire dönüştürmek için büyü yaptırmasıyla işler karışır. Drakula'nın büyüsüyle  tüm aile balo için giydikleri kostümlerdeki karakterlere dönüşürler. Büyünün bozulması için ise bir şart vardır.
Birlikte tekrar mutlu bir aile olabilmek.

Bazen Yorgun Hissedersin

  

*İllüstrasyon Pinterestten alıntıdır.

Kulağa küpe bir hikaye.

  İki çocuklu bir aile hafta sonunu piknik yaparak geçirmeye karar veriyor. Piknik yerine vardıklarında anneleri  yemeği hazırlarken, çocuklar babalarıyla birlikte yürüyüşe çıkıyor.Uzun bir yürüyüşten sonra oldukça yorulan küçük çocuk yalvarırcasına bakan gözlerle,
 'Babacığım çok yoruldum. Lütfen  beni kucağında taşır mısın?' diyor. 
 

Çok Bulutlu'nun Günlüğü Template by Ipietoon Cute Blog Design